Yumuşak Hukuk Metinleri
Bildirgeler, deklarasyonlar, genel yorumlar, rehber ilkeler, tavsiye kararları gibi yumuşak hukuk belgeleri, uluslararası hukukun bağlayıcı nitelikli kaynaklarından biri olmamakla birlikte, uluslararası örf ve âdet hukukunun delili olmaları bakımından önem taşımaktadır. Açlıkla mücadele ve gıda hakkının etkin bir şekilde sağlanmasına ilişkin pek çok yumuşak hukuk belgesi bulunmaktadır. Aşağıda liste halinde sunulmuş olan bu belgeler, devletlerin gıda hakkının sağlanmasına ilişkin birtakım yükümlülükler taşıdıklarının uluslararası toplum tarafından defalarca teyit edildiğini göstermektedir. Söz konusu belgeler, gıda hakkının sağlanmasına ilişkin bir yol haritası sunmakla birlikte uluslararası bağlayıcı metinlerin nasıl uygulanması gerektiğine de rehberlik etmektedir.
1. BM İnsan Hakları Yorumları
Birleşmiş Milletler’de insan hakları yorumları, BM insan hakları sisteminin iki önemli denetim organı İnsan Hakları Komitesi ve Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Komitesi’nin, ilgili oldukları sözleşmelerin konu ve amacına ilişkin olarak bu sözleşmelerden doğan hakların kapsamının, bu hakların getirdiği hukuki yükümlülük çerçevesinin belirginleştirilmesine rehberlik etmektedir.
Genel yorumlar, bağlayıcı nitelik taşımasa da Medeni ve Siyasal Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme’de ve Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme’de tanınan hakların içeriklerinin ve kapsamlarının ortaya konulması bakımından buyurucu nitelikli yorumlardır. Bu bakımdan gıda hakkını doğrudan tanımlayan 12 No’lu Genel Yorum ve yaşam hakkı, su hakkı ve en yüksek sağlık standardına sahip olma hakkına ilişkin aşağıda listelenen yorumlar, hem günümüz uluslararası hukuk uygulamasını gösteren hem de devletlerin gıda hakkına ilişkin yükümlülüklerini açık ve buyurucu bir şekilde ortaya koyan önemli yumuşak hukuk belgeleridir.
2. FAO Dünya Gıda Zirveleri ve Bildirgeleri
Birleşmiş Milletler Tarım ve Gıda Örgütü (FAO) tarafından düzenlenen Dünya Gıda Zirvelerinin ilki 1974 yılında düzenlenmiştir. Zirve’de açlıktan kurtulma hakkı üzerinde durulmuş ve Zirve sonucu hazırlanan “Açlığın ve Yetersiz Beslenmenin Ortadan Kaldırılmasına Dair Evrensel Bildiri”, BM Genel Kurulu tarafından onaylanmıştır.
İlerleyen zamanda uluslararası toplumun zihninde bir fikir olarak beliren gıda hakkı, uzun yıllar kâğıt üzerinde kalmanın ötesine gidememiştir. 1996 yılında toplanan Dünya Gıda Zirvesi ve Zirve sonrasında kabul edilen “Dünya Gıda Güvencesi Hakkında Roma Deklarasyonu” ve “Dünya Gıda Zirvesi Eylem Planı”, gıda hakkını uluslararası toplumun gündemine taşıyan bir dönüm noktası olmuştur. Zirve’ye katılan 185 devlet tarafından “herkesin yeterli gıda hakkı ve açlıktan kurtulma temel hakkı ile uyumlu olarak güvenli ve besleyici gıdaya erişim hakkı” teyit edilmiştir. Zirve’de gıda hakkının gerçek manasıyla ne olduğunun ortaya konulması için Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Komitesi’nden gıda hakkını yorumlaması talep edilmiş ve bu talep neticesinde Komite gıda hakkının normatif içeriğini ortaya koyacak şekilde 12 No’lu Genel Yorum’u hazırlamıştır. Zirve’de 2015 yılı itibariyle dünya üzerindeki aç insan sayısını yarıya indirme hedefi koyulmuştur.
1996 yılında Dünya Gıda Zirvesi’nde konulan hedeflere ulaşma yolunda ne kadar mesafe kat edildiğini değerlendirmek üzere, FAO’ya üye devletler 2002 yılında bir kez daha bir araya gelmişlerdir. Bu Zirve, “Dünya Gıda Zirvesi: Beş̧ Yıl Sonra” olarak bilinmektedir. Zirve’de, 1996 yılındaki açlığı 2015 yılı itibariyle yarıya indirme hedefinin çok gerisinde kalındığı ve FAO verilerine göre halen 815 milyon insanın aç yaşadığı görülmüştür. 2009 yılında toplanan Zirve’de ise 1996 yılında belirlenen 2015 yılı hedeflerine ulaşmak için beş ilke belirlenmiştir.
3. FAO Uluslararası Beslenme Konferansları ve Bildirgeleri
İlk konferans, 1992 yılında düzenlenmiştir. Konferans sonucunda hazırlanan “Dünya Beslenme Bildirgesi”, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'ne ve gıda hakkına atıfta bulunarak, Devletlerin “tüm insanlar için sürekli beslenme refahı” sağlamayı taahhüt ettiğini belirtmiştir. 2014'teki İkinci Uluslararası Beslenme Konferansı'nda, Dünya Gıda Güvencesine İlişkin Roma Deklarasyonu’nda kabul edilen “yeterli gıda hakkı ve herkesin açlıktan kurtulma temel hakkı ile tutarlı olarak herkesin güvenli ve besleyici gıdaya erişim hakkı” yeniden teyit edilmiştir.
4. BM Kalkınma Hedefleri
İlk kalkınma hedeflerinin belirlendiği BM bünyesinde toplanan BM Milenyum Zirvesi’nde öncelikli meselelerinden biri, dünya üzerindeki yoksulluk ve açlıkla mücadele sorunu olmuştur. Zirve sonrasında devletler BM Binyıl Bildirgesi ile 2015 yılı itibariyle ulaşılması istenen hedefleri açıklamışlardır. Bu hedefler sekiz madde ile özetlenmiş olup bunlardan biri de aşırı yoksulluk ve açlığın ortadan kaldırılmasıdır.
2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ise 2012 yılında Rio de Janiero’da toplanan BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri Konferansı’nda oluşmuş ve 2015 yılında BM Genel Kurulu’nda kabul edilmiştir. Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri, Binyıl Kalkınma Hedefleri’ni tamamlamak ve bu hedeflerden ulaşılamamış olanları başarmayı hedeflemektedir. Belirlenen on yedi hedef arasında 2030 yılı itibariyle açlık ve yetersiz beslenmenin her biçiminin sona erdirilmesi hedefi yer almaktadır.
5. FAO İhtiyari Kılavuz ve İlkeleri
Gıda hakkının içeriğinin ve devletlerin gıda hakkına ilişkin yükümlülüklerinin açıklığa kavuşturulması bakımından önemli bir adım, FAO bünyesinde kurulan hükümetlerarası çalışma grubu tarafından 2004 yılında hazırlanan “Gıda Hakkının Ulusal Gıda Güvencesi Bağlamında Aşamalı Olarak Sağlanmasının Desteklemesi Hakkında Rehber İlkeler”dir.
Bu ilkelerin hazırlanmasındaki itici güç, 1996 yılında belirlenip 2000 yılında yinelenen hedeflere ulaşılma yolunda uluslararası toplumun ilerleme kaydedememiş̧ olmasıdır. FAO’ya üye devletlerin oybirliği ile kabul ettiği bu ilkeler, devletlerin yükümlülüklerine ilişkin detaylı açıklamalar getirmektedir. FAO, gıda hakkını evrensel düzeyde kabul eden bir belge olması nedeniyle bu ilkeleri, insan hakları alanında dönüm noktası bir taahhüt olarak nitelendirmiş̧ ve yoksul ve aç̧ kesimlerin haklarını iddia edebilmelerini güçlendirecek pratik bir araç̧ olacağını ifade etmiştir. Ancak bu ilkelerin bağlayıcı nitelik taşımaması ve gıda hakkının ihlali durumunda devletlere karşı uygulanabilecek herhangi bir yaptırım mekanizması bulunmaması, bu ilkeleri yol gösterici niteliğe sahip olmanın ötesine taşıyamamaktadır.
FAO, “Gıda Hakkının Ulusal Gıda Güvencesi Bağlamında Aşamalı Olarak Sağlanmasının Desteklemesi Hakkında Rehber İlkeler” ile gıda hakkının gerçekleştirilmesine rehberlik ederken gıda hakkını farklı yönleriyle ilgilendiren ve tarım arazisi, orman ve balık varlıklarının kullanımı, pestisit kullanımı, kriz dönemlerinde gıda hakkının sağlanması, tarım ve gıda sistemlerine yatırım konularını içeren rehber ilkeler hazırlayarak uluslararası topluma yol gösterici olmaktadır.
6. BM Kırsal Toplulukların Haklarına İlişkin Bildirgeler
Köylülerin ve Kırsal Alanda Çalışan Diğer İnsanların Haklarına İlişkin Birleşmiş Milletler Bildirgesi, çiftçi haklarını kabul ederek bu hakları devredilemez insan hakları olarak tanımıştır. Bildirge, kırsal kesimdeki insanların kendi tohumlarını ve geleneksel bilgilerini sürdürme, kontrol etme, koruma ve geliştirme haklarını açıkça ortaya koymuş ve Devletlerin yükümlülüklerini ek ayrıntılarla açıklığa kavuşturmuştur. Bildirgenin 15. maddesinde gıda hakkı ile birlikte gıda egemenliği, 19. maddede tohum hakkı düzenlenmiştir.
BM Yerli Halkların Hakları Bildirisi, 31. maddesinde yerli halkların doğal kaynakları kullanma, geliştirme, kontrol etme ve onlara sahip olma haklarını tanımıştır. Buna göre yerli halklar, genetik kaynaklar, tohum, hayvan ve bitki örtüsünü korumak, kollamak, kontrol etmek ve geliştirmek hakkına sahipken, Devletler, yerli halklarla bağlantılı olarak bu hakların tanınması ve korunmasına yönelik etkin önlemler almakla yükümlü tutulmuştur.
7. Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin İlkeler
Uluslararası hukuk alanında çalışan seçkin uzmanlardan oluşan bir grup, Uluslararası Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesine taraf Devletlerin yükümlülüklerinin niteliğini ve kapsamını değerlendirmek üzere 1986 yılında bir araya gelerek Limburg İlkeleri’ni hazırlamıştır. Limburg İlkelerinin onuncu yıldönümünde, benzer bir uzman grubu, Maastricht Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Hak İhlallerine İlişkin Kılavuzları hazırlamıştır. Sonraki yıllarda insan haklarının evrenselliğine rağmen, birçok devletin insan hakları yükümlülüklerini sadece kendi sınırları içinde geçerli olacak şekilde yorumlamaya devam etmesi üzerine bir grup uzmanın çabalarıyla devletlerin sınır-ötesi yükümlülüklerini belirlemek amacıyla “Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Alanında Sınır-ötesi Yükümlülüklere İlişkin Maastricht İlkeleri” belirlenmiştir. Bu ilkeler, devletlerin sınır-ötesi yükümlülüklere ilişkin insan hakları hukukunu yeniden düzenleyen uluslararası bir uzman görüşünü oluşturmaktadır.
Bu ilkeler, ekonomik sosyal ve kültürel haklar içerisinde yer alan gıda hakkının, kapsamının ve devletlerin yükümlülüklerinin belirlenmesi bakımından önem taşımaktadır.
8. ILO Tavsiye Kararları ve Bildirgeleri
Uluslararası Çalışma Örgütü, bünyesinde akdedilen antlaşmaların hükümlerini detaylandırarak hükümlerin nasıl uygulanması gerektiğine ilişkin rehberlik edecek tavsiye kararları hazırlamıştır. ILO’nun birçok tavsiye kararı bulunmasına karşın gıda hakkıyla ilişkili ve özellikle gıdaya erişim ve tarım çalışanlarının hakları bakımından bir derleme yapılmıştır.
9. Uluslararası Topluluklarca Yayımlanan Deklarasyonlar
Uluslararası veya birçok farklı ülkeden yerel sivil toplum kuruluşları, alanında uzman akademisyenler ve fikir önderleri bir araya gelerek gıda hakkını olumsuz yönde etkileyen konularda sorunun varlığını ve çözüm önerilerini hazırladıkları deklarasyonlarla uluslararası kamuoyunun gündemine taşımışlardır.