Uluslararası Ceza Mahkemesi’ni Kuran
Roma Tüzüğü
Bireysel cezai sorumluluk, uluslararası insan hakları ve insancıl hukuk ihlallerine ilişkin hesap verebilirliği sağlamak için esastır. Uluslararası insan hakları ve insancıl hukukun belirli ağır veya ciddi ihlalleri, uluslararası toplum tarafından o kadar ağır kabul edildi ki, uluslararası ceza hukuku kapsamında düzenlenerek bireysel cezai sorumluluk yüklendi. Bu suçlar sadece ulusal olarak değil, uluslararası olarak da kovuşturulabilirdir. Roma Statüsü'nün 5. maddesi, ilgili uluslararası suçların, yani soykırım, insanlığa karşı suçlar ve savaş suçlarının en eksiksiz ve güncel tanımını yapmaktadır.
Tarihsel olarak açlık ve kıtlık Devletler tarafından kullanılan bir savaş taktiğiyken bugün artık uluslararası toplum kasıtlı olarak kıtlığa neden olmayı ve zorla aç bırakmayı uluslararası hukuk uyarınca yasaklamıştır. Buna rağmen hala savaşlarda açlık ve kıtlığa kasıtlı olarak sebebiyet vermek yaşanmaya devam etmektedir.
Afganistan, Orta Afrika Cumhuriyeti, Irak, Güney Sudan, Suriye Arap Cumhuriyeti ve Yemen'in yanı sıra diğer bazı ülkelerdeki mevcut çatışmalar, gıda güvenliğini ve gıda hakkını her gün baltalamaktadır. Bazı durumlarda Devletler ve düşmanları, ekinleri yok ederek veya zehirleyerek, yardım malzemelerini bloke ederek ve geçim kaynaklarından mahrum bırakmak amacıyla insanları evlerinden ederek, karşıt gruplara karşı gıdayı bir silah olarak kullanmaktadır. Diğer durumlarda, kadınlar, çocuklar, tutuklular ve savaş esirleri gibi savunmasız gruplar ihmal edilmekte veya açlığa terk edilmektedir.
Roma Statüsü Kapsamında İlgili Suçların Tanımı
Roma Statüsü'nün 7. maddesi, insanlığa karşı suçlar için, kıtlığı da içerecek şekilde yorumlanabilecek açık uçlu bir tanım yapmaktadır: “kasıtlı olarak büyük ıstıraplara veya vücut, akıl veya fiziksel sağlıkta ciddi yaralanmalara neden olan benzer nitelikteki insanlık dışı eylemler”. Eylemlerin, resmi olarak kabul edilen politika ve uygulamalardan kaynaklanan açlığın ciddi şekilde stresli bir durumda gerçekleşmesi gerekmesine rağmen, silahlı çatışma bir ön koşul değildir.
İnsanlığa karşı bir suçun iki bileşeni vardır: birincisi, sanık belirli bir suçu gerçekleştirmek için gerekli eylemleri kasten işlemelidir ve ikincisi, eylem sivil halka yönelik “yaygın ve sistematik bir saldırının” parçası olarak gerçekleştirilmelidir. Kıtlık, tanımı gereği yaygın ve sistematik olduğu için ikinci gereksinimi kendiliğindenkarşılamaktadır.
Açlığın kasıtlı olarak bir silah olarak kullanılması her türlü çatışmada açıkça yasaklanmıştır, ancak Roma Statüsü'nün 8/2-(b)-(xxv) maddesi uyarınca yalnızca uluslararası silahlı çatışmalar bakımından savaş suçu olarak kabul görmektedir. Madde 8, uluslararası silahlı çatışmalar ile uluslararası olmayan silahlı çatışmalar arasında ayrım yapmaktadır.
Uluslararası Bir Suç Olarak Kıtlık
Uluslararası ceza hukuku, kıtlığa yol açan belirli davranışları halihazırda suç saymaktadır, ancak kıtlık iddialarınahukuksal uygulama tutarlı olmamıştır. Pek çok yasal doktrin, bu tür davranışlar (soykırım, savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar) için bir iddianame düzenlenmesini desteklemektedir; ancak uluslararası toplum, suçlamaları düzenleyen yasal ve siyasi karmaşıklıklar nedeniyle, kıtlık yaratmak, neden olmak veya kıtlığı uzatmak suçlarından hükümet yetkililerine veya Devlet dışı aktörlere karşı hiçbir zaman uluslararası bir ceza davası açılması çağrısında bulunmamıştır.
Çatışma veya zorluk koşullarında belirli grupların gıdaya erişimini engellemeye yönelik kasıtlı veya pervasızca bir çabaya dair yeterli kanıt varsa, kıtlık bir suç haline gelir. Kıtlık suçu, ihmal eylemlerinden kaynaklanabileceği gibi, insani yardımın engellenmesi, ilgili savaş yasalarının uygulanmaması veya kıtlık koşulları bağlamında uluslararası yardım sistemlerine gerekli kaynakların sağlanmaması gibi dolaylı eylemlerden de kaynaklanabilmektedir.
Kıtlık suçları, sorumluların eyleminin kasıtlı veya pervasız olduğunun gösterilmesine bağlıdır. Açlıktan ölüm yavaş olduğundan ve genellikle çeşitli ölüm nedenlerine katkıda bulunan nedenlerden biri olduğundan cezai sorumluluğun temeli olarak özel kastı kanıtlamak zordur.
Uluslararası olmayan bir çatışmada kıtlık suçunu işlemekle itham edilen birinin yargılanması özellikle sorunludur. Kıtlık normalde diğer ağır suçlarla bağlantılı olarak meydana gelir ve bu nedenle verilen kararlar genellikle kıtlığı bağımsız bir suç olarak tanımlamaz. Yasanın öngördüğü ile uygulanabilirliği arasında boşluk bulunmaktadır.
Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin kurulması önemli bir adım olarak görülmektedir ancak potansiyelinin henüzgerçekleşmemiş durumda olduğu düşünülmektedir. Kendi halklarının veya düşmanlarının silahlı bir çatışma sırasında açlıktan ölmesine izin vermekten sorumlu olanları adalet önüne çıkarmak teorik olarak mümkündür, ancak bunu yapacak siyasi irade açıkça ortaya konmamıştır.
"Madde 8 - Savaş Suçları
2. Bu tüzüğün amacına uygun olarak, “savaş suçları” şu anlamlara gelir:
(b) Uluslararası hukukun mevcut sistemi içerisinde, uluslararası silahlı çatışmalarda uygulanabilir yasa ve geleneklerin diğer ciddi ihlalleri, yani, aşağıdaki fiillerden herhangi birisi:
(xxv). Cenevre Sözleşmeleri ile sağlanan yardım malzemelerini bilerek engelleme dahil olmak üzere, yaşamları için vazgeçilmez maddelerden mahrum etmek suretiyle sivillerin aç bırakılmasının, bir savaş yöntemi olarak kullanılması."